Mülakat kalktı! Ama sadece Araplara…

Meraklı okuyucularım burada mı?
Hani şu, “Ne zamandır sadece siyaset yazıyorsun. Yeni skandallar yok mu” diye soran, “Abi ne oldu? Yazmaman için tehdit mi ettiler?” diye telaşlanan okuyucularımdan bahsediyorum…
Tehdit bizim işimizin ne yazık ki doğasında var ama benim doğamda da tehdide, baskıya aldırış etmeden bildiğim, inandığım yolda yürümek var!

İşin açıkçası; aylardır eskilerin “Havalar ısındığında siyaset soğur” sözünü demode bırakan baş döndürücü gelişmeler olunca, ulaştığım nice ihaneti sizlere aktarmada biraz ağır kaldım!
Haliyle ulaştığım ve ulaştırılan skandallar baya bir birikti.
Ama bu arada yine rahat durmadım ve MHP’nin 154’lükler listesine girdim, iyi mi?

Benimkisi de ne kader ama…
Hem varlığını kitaplaştırdığım Türkiye’deki Arap ırkçısı ve Türk düşmanı Suriyeli 515 Haşimi çetesinin hedef listesindeyim hem de Türk milliyetçisi olduğu iddiasındaki MHP’nin!
“Bana düşmanlıkta Kimleeeeer kimlerle beraber” diyerek az buçuk böbürlenmek hakkım sanırım!
Neyse… Kader değil ama birileri utansın diyerek konumuza geçelim.

“Mülakatı kaldıracağız” diye seçim vaadi vermişlerdi. Hatırladınız mı?
Bu soruma karşılık, “Evet hatırladık. Seçim kazanıldı, kamuda mülakatla işe alım kalkmadı.
Hatta seçimden sonra Saadet Partisi’nin ‘mülakat kalksın’ önerisi, AKP ve MHP oyları ile reddedildi.”
diye aklınızdan geçiyorsanız, yanılıyorsunuz!

Size haberi vereyim; mülakat kalktı!

“Ya hu sen dalga mı geçiyorsun? Nerede kalktı? Hatta Milli Eğitim Bakanı, ‘Ne yani görmeden mi işe alalım’ diyerek mülakatın kalkmamasını savunmadı mı?” şeklinde düşünerek bana kızmayın hemen…
Tekrar haber veriyorum; mülakat kalktı! Hatta bu haberin şanına şöyle servis etmek yarışır:
Flaş… Flaş… Mülakat kalktı!

“Bana kızmayın” dedim ama okuyunca birileri yüzünden sinir kat sayınız gerçek enflasyon oranlarını bile gölgede bırakacak! Taksimetre gibi yükselecek!

İktidar sahipleri “Mülakatı kaldıracağız” derken meğer lisan-ı hafi ile başka bir mülakattan bahsediyorlarmış. Sözlerini de tutmuşlar…

Sizi daha fazla merak da bırakmadan çıkarayım ağzımdaki şu baklayı!

Geçtiğimiz gün Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ dikkat çeken bir bilgiyi sosyal medya hesabından paylaştı. Özdağ, “Hassas uyruk adı altında Mısır, Filistin, Suriye, Yemen, Sudan ve Libya gibi ülkelere vize uygulaması olmasına rağmen uygulamada vize kalkmış vaziyette.
Vizesi olmayan, hatta pasaportunun süresi bitmiş olanlar dahi ülkeye alınmakta.
Üstelik bu uyruklardan olup, hakkında G-87 tahdit kodu olan (genel güvenlik için tehdit oluşturan) yabancının havalimanından ülkeye alınması için ilgili personel bunları ülkeye almadığı için ve Ankara’ya görüş sormadığı için hakkında soruşturma başlatıldı.”
dedi…

Peki Özdağ’ın bahsettiği “hassas uyruk” adı verilenlerin vizesiz ve hatta süresi bitmiş pasaportla Türkiye’ye alındıktan sonra akıbetleri ne oluyor?
Şu oluyor; Mısırlı, Suriyeli, Filistinli ve Yemenlilere hiç mülakat yapılmadan liste hazırlanıp insani ikamet izni veriliyor! Tabii “hassas uyruk” ayrıcalığına sadece vizesiz ve süresi bitmiş pasaportla, yani yasal yollardan yasadışı şekilde ülkemize girenler değil aynı zamanda ülkemize kaçak olarak girenler de sahip…

Kaçak yollardan girenlerin bile ikamet izni, hatta vatandaşlık alabildiği Türkiye’de yasal yollardan yasadışı girip mülakatsız insani ikamet alınabilmesi “normal” kalıyor! Eeee iktidar anormal olunca, normali de anormal oluyor!

Aldığım bir başka bilgiye göre ise, Süleyman Soylu döneminde özellikle Mısır ve Yemenlilere uzun dönem ikamet izni verilmiş. Bunun sırrı uzun dönem misafir etmek için değil tabii!
Uzun dönem, yani 5 yıl izinli ikamet edince hepsi vatandaşlığa geçecek!
Sizin anlayacağınız, ikamet izninin süresini vatandaşlıkla sonuçlanacak şekilde ayarlamışlar!
Şeytan bunları görse önlerinde ceketini ilikler!

Bir başka bilgiyi daha aktarayım; illerdeki Göç İdarelerine adli konusu olanları da dahil olmak üzere Geri Gönderme Merkezlerinden salma yetkisi vermiş. Bu da “Biz sizi kovmuyoruz. Siz gönüllü olarak çıkın ülkeden” demek anlamına gelmiyor takdir edersiniz ki…

Peki buraya kadar anlattıklarım ne anlama geliyor?
Şöyle anlatayım; bugüne kadar Türkiye’nin sığınmacı ve kaçak sorunu ve iktidarın bu konudaki tutumu üzerinden nice skandalları ortaya çıkarmış ve bu alanı özel çalışma alanı yapmış bir gazeteci olarak söylüyorum, Türkiye’nin demografik dönüşümünü derinleştiriyorlar ve hızlandırıyorlar!

Bunun için de, her gün sınırdan geçen kaçak Afgan ve kaçak Suriyeliler ile Türkiye’deki Suriyelilerin fırlayan doğum hızı yetmemiş olacak ki, bir de şeytanı emekli edecek yöntemler uygulanıyor!

Türk milletinin evlatları kendi ülkesinde kendi devletinde işe girebilmek için mülakata tabii tutulurken, ülkeye elini kolunu sallaya sallaya girenlere mülakatsız bir Türkiye veriliyor!

Tam da empati yapılacak yere geldik!
Memleket dahilinde iktidara sahip olanlar da haklı aslında kendilerince bakmayın siz!
Haklılar çünkü; kamuda işe alınacaklara sınav sonrası mülakat yaparak kendinden olmayanları, kendilerine uygun olmayanları ayıklıyorlar!

Yani, “Bizi doğru yola ilet” diyen Fatiha suresini okudukları vakit namazlarını göstere göstere kılıp liyakat cellâtlılığı ile abdest bozuyorlar!

Ama ülkeye vizesiz, pasaportsuz ülkeye alıp mülakatsız ikamet izni verdikleri öyle mi? Onlar uygun kişilikler! Boğazlamaya çalıştıkları cumhuriyetin laik niteliğini ortadan kaldırmak için inşa edilmek istenen ümmet toplumuna tam da aradıkları kan onlar! “Nitelikli ümmet gücü” onlar!

O yüzden de “Hassas uyruk” adını vermişler!
Ne güzel bir adlandırma ama! Tabii ki “hassas uyruk” olacak!
Bizim İslamcılar yıllardır, “Milliyetçilik günah” diyerek sayıklar ve sayıklatırlar, sonra da Araplar için “Kavm-i necip” diyerek ırkçılığın dik alasını yaparlar!
“Kavm-i necip” safsatasının resmiyetteki adını da “Hassas uyruk” koymuşlar sizin anlayacağınız!

Ne iktidarmış be!
Kapı kapı dolaşıp para getiremedikleri Arap ülkelerinden istilacı getiriyorlar!
Yoksa Mehmet Şimşek Arap ülkelerinden para çekebilmek için çareyi Türkiye’ye Arap ülkesi görünümü vermekte mi buldu acaba?

NOT: Ben “Takipte kalın” diyeyim, siz anlayın!